Her geçen gün bolca tüketilen işlenmiş gıdalar sağlığımız riske edebiliyor. İşte bu haberimiz de Prof. Dr. Onur Yaprak tarafından bu konulara dair önemli açıklamalar içeriyor. İşte detaylar.

İşlenmiş Gıdalar Hastalık Riski Taşıyor
Medipol Mega Üni. Hastanesi Organ Nakli bölümünden Prof. Dr. Onur Yaprak, işlenmiş olan gıdaların tüketilmesinin bazı hastalıklara zemin hazırlayabileceğine yönelik açıklamalarda bulundu.
Bir gıda ürünün işlenmiş olup olmadığını anlamanın en kolay yöntemlerinden birinin ilgili ürünün etiketine bakmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Onur Yaprak, işlenmiş olan gıda ürünün bazı hastalıklara yakalanma riskini artırdığını söyledi.
Konserve ürünlerin, gazlı içeceklerin, hazır yemek ve sosların, unlu ve şekerli içeriğe sahip paketlenmiş ürünlerin, krem peynir gibi sürülebilir ürünlerin işlenmiş gıdalar olduğunu belirten Prof. Dr. Onur Yaprak, bu konuya ilişkin ise; bir diyetten ortalamada yaklaşık olarak yüzde 25 ila 60’ının işlenmiş gıdaların tüketilmesinden geldiği tahmin ediliyor dedi.
Besinlerin işlenme yöntemlerinin ise ikiye ayrıldığını bunların; mekanik işleme yöntemi ve kimyasal işleme yöntemi olduğunu belirten Prof. Dr. Onur Yaprak, Pastörizasyon gibi mekanik işleme yöntemlerinin ikinci yöntem olan kimyasal şekildeki işlemeye göre daha masum olduğunu söyledi.
Kimyasal işleme sonucunda üretilen gıdaların aynı zamanda Ultra işlenmiş gıdalar olarak da adlandırıldığını ve bu yöntemler üretilen gıdaların içerisine farklı amaçlar doğrultusunda kimyasal maddelerin ilave edildiğini belirten Prof. Dr. Onur Yaprak, bu tür ürünlerin içerik anlamında şeker, yapay bazı içerikler, rafine karbonhidratlar ve trans yağlar bakımından yüksek seviyede olma eğiliminde olduklarını söyledi.
Prof. Dr. Onur Yaprak, ayrıca yukarıda bahsettiği bu sebeplerden ötürü de dünya çapında yaygın olan obziteye önemli derecede katkıda bulunduklarının altını çizdi.
Şu an için işlenmiş gıdaları tüketmek konusunda tamamen uzak kalmak her ne kadar imkansız olsa da fazla tüketmemenin neden sağlığımıza zarar verdiğini anlamanın önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Onur Yaprak, işlenmiş olarak üretilen gıdaların içerik bakımından artan miktarda tuz, şeker ve yağ içerdiğini söyledi.
Yine açıklamaları içerisinde Prof. Dr. Onur Yaprak, bu tür işlenmiş gıdaların, tat ve doku yapısını iyileştirmek ve raftaki ömrünü uzatmak amacıyla katkı maddesi kullanıldığının ve koruyucu bazı maddelerle birlikte kimyasal yöntemle işlendiğinin altını çizdi.
İşlenmiş Gıdalar Şu 5 Hastalığa Neden Olabilir
Prof. Dr. Onur Yaprak, işlenmiş olarak üretilen gıdalar sonucunda şu 5 hastalık türüne uygun zeminin hazırlanabileceğini açıkladı.
- Obezite
- Metabolik sendrom
- Otoimmün hastalıklar
- Kolon ve mide kanseri
- Depresyon
Şeker kullanımı sonucunda obezitenin var olmasına katkıda bulunulması ve bu durumun ilerleyen zamanlarda bir dizi başka kronik hastalığa da uygun zemini sağlayabileceğini belirten Prof. Dr. Onur Yaprak, işlenmiş gıdaların genelde ilave şeker içerdiğini ve şeker kelimesinin yerine mısır şurubu, fruktoz, glikoz, sükroz ve maltoz gibi isimlerin de kullanıldığını söyledi.
Metabolik sendrom ile ilgili de işlenerek üretilmiş olan gıdaların tüketilmesi sonucunda kalp hastalığı ve tip 2 diyabet hastalığına neden olabilecek olan risk faktörleri olarak tanımlanan metabolik sendromla ilişkili olduğunu söyledi.
Otoimmün hastalıklar konusunda ise; ”Bu durum vücudun bağışıklık sistemi kontrolden çıkıp kendi hücrelerine saldırdığında tetiklenir. 100’den fazla farklı otoimmün hastalık vardır. Ancak daha yaygın olanları tip 1 diyabet, lupus, multipl skleroz, romatoid artrit, Crohn hastalığı ve Hashimoto tiroiditidir. Bu hastalıklarda, bağışıklık sistemi sağlıklı hücreleri sağlıksız olarak karıştırır ve koruması gereken vücuda bir saldırı başlatır. Bağışıklık sisteminizin yüzde 70’inin bağırsaklarınızda yer aldığı tahmin edilmektedir. Sindirim sisteminizde baştan sona dolaşan tüm çevresel toksinleri düşündüğünüzde bu şaşırtıcı değildir. Bağırsaklar, işlevi koruyucu bir zar görevi görmek olan epitel hücreleri adı verilen özel bir hücre tabakası ile kaplıdır. Bağırsak epitel hücreleri sıkı bağlantılarla birleştirilir. Bu da bakterilere, toksinlere ve diğer zararlı antijenlere karşı savunma bariyerini güçlendirir. Ancak bu sıkı bağlantılar tehlikeye girdiğinde vücudun savunmasını zayıflatır ve bağırsak geçirgenliğini artırarak zararlı antijenlerin vücuda girmesine izin verebilir. Buna ‘sızdıran bağırsak’ denir.” ifadelerini kullanmakla birlikte
Araştırmalar, işlenmiş gıdalarda bol miktarda bulunan 7 yaygın katkı maddesinin bağırsak geçirgenliğini artırarak otoimmün hastalıklara davetiye çıkardığını göstermiştir. Tanımlanan 7 katkı maddesi, tümü işlenmiş gıda ürünlerinde yaygın olarak kullanılan glikoz, tuz, emülgatörler, organik çözücüler, glüten, mikrobiyal transglutaminaz ve nanopartiküllerdir. Emülgatörlerin gıda içindeki görevi su ve yağın karışmış halde kalmasını sağlamaktır. Gıdaların raf ömrünü uzatmaya, şeklini ve dokusunu korumaya yardımcı olurlar. Emülgatörler kakaolu fındık ve fıstık ezmesi, kek, salata sosları, puding dahil hemen hemen her işlenmiş gıda ürününde bulunur.” dedi.
Yine kolon ve mide kanseri ile birlikte depresyon konusuna da değinen Prof. Dr. Onur Yaprak, gün içerisinde 50 gram kadar işlenmiş olarak üretilen et kullanan bir bireyin kolon kanserine yakalanma ihtimalinde yüzde 18 risk artışı olduğunun saptandığı ve bu tür gıdaların depresyon konusunda da yüksek diyetler, artmış olan kaygı ve depresyon oranlarıyla ilişkili olduğunu vurguladı.
Kaynak : DHA