İzmir’in turkuaz sahillerinde, keyifli bir yaz günü, Alaçatı’nın sıcak sokaklarında, genç Veli Eren Atay ve arkadaşları neşeli bir buluşma için bir araya gelirler.
Ailesi, Hayatın Enerjisiyle Dolu Bir Genç Olduğunu Söyledi
Henüz 19 yaşındayken, geleceğe dair umutları parlayan genç adam, hayatın enerjisiyle doludur. Babası Mehmet Atay ve annesi Ebru Atay ise, oğullarının geleceğe olan heyecanına tanıklık ederken, kalpleri sevinçle dolup taşmaktadır. 15 Temmuz’da, Veli Eren, arkadaşlarıyla Çeşme’nin cıvıl cıvıl sokaklarına gider. Alaçatı’daki eğlence mekanında, dostlarıyla neşe içinde vakit geçirirken, gece ilerledikçe bir oyun gibi hayatın içinde kaybolur. Saatler ilerlerken, arkadaşlarıyla vedalaşır ve eğlence mekanından ayrılır.
Telefonunu Aramaya Çalışır Ve Bir Daha Haber Alınmaz
Alaçatı’nın ışıltılı gecesinden sabaha karışan saatlerde, gözleri hayal kırıklığına uğramıştır. Delikli Koy’a gitme niyetiyle, yolu oradan geçen minibüs şoförünün gözünde yanında bir arkadaşıyla yürüyüş yapar. Telefonunu kaybettiğini ve endişeli bir şekilde onu aradığını belirtir. Minibüs şoförü yardımseverlikle oğlunun endişelerine ortak olur, onunla beraber telefonunu aramaya çalışır.
Ancak o günden itibaren, Veli Eren‘den haber alamamak, ailesini perişan eder. Babası Mehmet Atay ve annesi Ebru Atay, oğullarının kayboluşuyla yüreğinde bir kırık taşıyan anne ve baba olarak, yaşamın en zorlu ve yıpratıcı dönemlerinden birine adım atmışlardır. İçlerindeki acı, gözlerinden süzülen yaşlarla alev alev yanar.
Ailesi Mucize Umutlarını Yeşertecek Haber Bekliyor
Gözleriyle göremese de, kalpleriyle oğlunu arayan baba ve anne, yalnızca yardım ister. Veli Eren Atay, hayatının en güzel anılarından birini yaşarken, o güzelliklerin üzerine bir gölge düşmüştür. Ailesi, her anını özlemle anarken, geleceğe dair hayalleri de oğullarıyla birlikte hayal kırıklığına uğramıştır. Belki bir haber beklerler, belki bir mucize umutlarını yeşertecek, belki de sonsuz hasretle yüreğini yakan kara bir bulut dağılacak. Ama şu an, kalpleri hüzünle doludur.
